İhtiyaçtan Modaya
Güneş gözlüğü, günümüzde hem estetik bir aksesuar hem de göz sağlığını koruyan vazgeçilmez bir araç olarak kabul edilse de kökeni tamamen işlevselliğin ön planda olduğu bir buluşa dayanır. Tarih boyunca çeşitli medeniyetler, güneşin zararlı etkilerinden korunmak ya da toplumsal, kültürel ve hatta politik nedenlerle gözlerini gizlemek için farklı tasarımlar geliştirdi. İlk ortaya çıktığında yalnızca koruyucu bir unsur olarak kullanılan güneş gözlüğü, zaman içinde statü göstergesine, moda dünyasının ayrılmaz bir parçasına ve hatta bir gizem unsuru olarak popüler kültürde kendine sağlam bir yer edinmiş bir nesneye dönüştü.
Hadi gelin, güneş gözlüklerinin zaman içinde nasıl bir dönüşüm geçirdiğine daha yakından bakalım.
İlk Gözlükler: Inuitlerden Roma’ya Gözleri Koruma Çabası
Tarihte ilk güneş gözlüğü benzeri aracın, Kuzey Kutbu’nun yerli halklarından biri olan Inuitler tarafından kullanıldığı ve arkeolojik bulgulara göre geçmişinin prehistorik dönemlere kadar uzandığı biliniyor.

Bir küçük detaya değinmek gerekirse: “Eskimo” ismi, geçmişte Alaska’da Inuit ve Yupik halklarını tanımlamak için yaygın olarak kullanılmış olsa da günümüzde birçok Alaska Yerlisi tarafından kabul edilmemektedir. Bunun başlıca nedeni, bu ismin sömürgeci güçler tarafından dayatılmış olmasıdır. Alaska Yerlileri, giderek kendi dillerinde kullandıkları isimlerle anılmayı tercih etmektedirler; örneğin Inupiaq veya Yupik gibi. Günümüzde “Inuit” terimi hem Alaska’da hem de tüm Arktik bölgesinde daha yaygın olarak kullanılmakta, “Eskimo” terimi ise giderek kaybolmaktadır.
Yılın büyük bir kısmı karla kaplı olan bu bölgelerde, güneş ışığı sadece gökyüzünden değil, bembeyaz kar üzerinden de yansıyarak gözleri rahatsız ediyordu. Inuitler, kardan yansıyan ultraviyole ışıklarının etkisini azaltmak için çeşitli hayvan kemiklerinden dar yarıklı gözlükler yaparak kullanmışlardır.
Kemik ya da hayvan dişinden, şimdilerde ise tahtadan yapılan kar gözlüklerine çizgi biçiminde çok dar görme yarığı açılıp, parlamayı daha da azaltmak için iç yüzeyinde de barut veya yağ karıştırılmış is kullanılıyordu. Bu kar gözlüklerinin yapımında en çok kullanılan malzeme rengeyiği boynuzudur. Bağlama ipi olarak rengeyiğinin tendon kirişleri kullanılmıştır. Her ne kadar bunlar modern anlamda bir güneş gözlüğü sayılmasa da Inuitler, yüzyıllar sonra geliştirilecek bir fikrin temelini atmışlardır.
Londra’daki British Museum koleksiyonunda, Sibirya, Alaska ve Grönland’dan gelen kemik ve diğer malzemelerden yapılmış kar gözlüklerini görebilirsiniz.
www.britishmuseum.org/collection/object/E_Am1855-1126-458


MS 54 -68 yılları arasında hüküm süren Roma İmparatoru Neron'un gladyatör dövüşlerini zümrüt bir aynadan izlediği söylenir. Romalı doğa tarihçisi Plinius Naturalis Historia eserinde bu durumu şöyle aktarır: “Nero princeps gladiatorum pugnas spectabat in smaragdo.” Yani, “İmparator Nero gladyatör dövüşlerini smaragdus’tan seyrediyordu.”
Smaragdus Yunanca’da bazı yeşil taşlara verilen addır, zümrüt de bu taşlardan biridir. Ancak, İmparator Nero'nun kullandığı smaragdus’un zümrüt mü yoksa başka bir parlak yeşil taş mı olduğu, işlenip işlenmediği kesin olarak bilinmemektedir. Arenalarda kum, genellikle akan kanın emilip kolayca temizlenmesini sağlamak için kullanılırdı. Fakat kumun beyazlığı, gözleri kamaştırıcı bir etki yaratıyordu. Muhtemelen Nero, gözlerinin arenanın parlak ışığından etkilenmemesi için dövüşleri bu taşa bakarak izliyordu.
Adaletin Gözleri
12. yüzyılda Çinli yargıçlar, Lady Gaga’nın “Poker Face” şarkısından çok önce ifadesiz bir yüz sergileme sanatında ustalaşmıştı. Görevleri sırasında, gözlerini dumanlı kuvarstan yapılmış camlarla gizleyen ‘gözlükler’ takıyorlardı. Bu sayede, mahkemede veya sorgu sırasında sanıklar ve tanıklar, yargıçların ifadelerinden herhangi bir ipucu çıkaramıyordu. Amaç kararların daha objektif ve tarafsız bir şekilde verilmesini sağlamaktı. Bu da adaletin temsilinde oldukça ilginç bir yaklaşım ve tarihi bir bakış açısı sunuyor. Hatta o dönemdeki heykellerde bile yargıçların gözlerinde bu koyu camlı ‘gözlükler’ görülüyordu. İlginç bir detay olarak, Batı kültürlerinde adaletin temsili olan heykeller genellikle gözleri bağlı şekilde tasvir edilirken, Çin’de kara camlı gözlükler takan yargıçlar yer alıyordu.


Gözlük Tarihindeki Dönüm Noktaları
Gözlük tarihinde önemli bir dönüm noktası da 1700'lerin sonlarında İngiliz optisyen James Ayscough'un bazı görme problemlerini tedavi etmek için mavi ve yeşil renkteki lensleri üretmesidir. Ayscough, gözlükleri güneş ışığından korunmak amacıyla tasarlamamış olsa da bazı kaynaklar onu güneş gözlüğünün mucidi olarak kabul etmektedir. Ancak o dönemde şapka kullanımı yaygın olduğundan, insanların gözlerini güneş ışığından korumaya ihtiyaçları yoktu. Dolayısıyla, modern anlamda güneş gözlüklerinin ortaya çıkması için bir süre daha beklememiz gerekti diyebiliriz.
İngiliz optisyen Edward Scarlett, 1727 yılında gözlüklere sap ekleyerek, bugün bildiğimiz modern tasarıma sahip gözlüklerin temelini atmış oldu. Bu icada kadar insanlar, kullanımı oldukça zor olan "Lorgnette" adı verilen gözlükleri ellerinde tutarak, "Pince-nez" olarak bilinen, burunlarına sıkıştırarak taktıkları ya da sadece tek göz için tasarlanmış olan "Monokl" gözlükleri kullanıyorlardı. Scarlett'in yaptığı bu yenilik, gözlüklerin artık daha pratik bir şekilde, sürekli olarak takılabilir olmasını sağladı. Saplar sayesinde, gözlükler el ile tutulmaya gerek kalmadan, kolayca başta durabilecek ve kullanıcılara büyük bir rahatlık sunacaktı. Neredeyse üç yüz yıl sonra, gözlük çerçevelerine menteşeli ştempler ekleme fikri, dünyada üretilen hemen hemen her gözlükte hâlâ uygulanıyor.
Fotoğrafta üstte yer alan Scarlett'in orjinal tasarımı , altta yer alan ise modern bir çerçeve.

Bir dipnot olarak belirtmek gerekirse, gözlüğün ortaya çıkışı genellikle 13. yüzyılın sonlarında, ünlü Murano cam atölyelerinde konveks büyütme lensleri üreten Venedikliler’e dayanır. O dönemde, şeffaf cam üretme süreci o kadar gizli tutuluyordu ki, Murano adalarından formülü dışarıya sızdırmaya çalışanlar ölüm cezasına çarptırılıyordu. Ancak, optik gözlükler şu anki yazımızın konusu olmadığı için, bu kısa bilgiyle yetinip konumuza devam edelim.
Modern Güneş Gözlüğünün Doğuşu
Modern anlamda, gözleri güneş ışınlarından korumak amacıyla üretilen ilk güneş gözlükleri 20. yüzyılın başlarında ortaya çıktı. 1929 yılında, Amerikalı girişimci Sam Foster, New Jersey'deki Atlantic City sahilinde Foster Grant markasıyla ilk seri üretim güneş gözlüklerini satışa sundu. Bu uygun fiyatlı ve şık gözlükler, plajda vakit geçirenler arasında hızla popülerlik kazandı.
1950’lerde,1960'larda Foster Grant, "Who's That Behind Those Foster Grants?" sloganıyla ikonik bir reklam kampanyası başlattı. Bu kampanya, Peter Sellers, Anita Ekberg, Mia Farrow, Anthony Quinn, Woody Allen, Raquel Welch gibi dönemin ünlü isimlerini içererek markanın tanınırlığını artırdı ve geniş kitlelere ulaşmasını sağladı. Söz konusu slogan, Advertising Age dergisinin "20. Yüzyılın En İyi 100 Reklam Kampanyası" listesinde yer alarak büyük bir başarı elde etti.



1930’ların başlarında ise ABD Hava Kuvvetleri pilotları yüksek irtifada uçarken güneş ışığının ve gökyüzünün yansımasının görüşlerini olumsuz etkilediğini fark ettiler. Bu sebeple o dönemlerdeki en büyük medikal ekipman üreticisi olan Bausch & Lomb firması ile iş birliği yapıldı. 1936 yılında da Bausch & Lomb, ilk Aviator gözlüklerini askeri pilotlar için üretti.
II. Dünya Savaşı sırasında, General Douglas MacArthur’ın Filipinler’de bir plaja inişi sırasında gazeteciler tarafından birçok fotoğrafı çekildi. Bu fotoğraflarda taktığı Aviator gözlükleri askeri stilin simgesi haline gelmesine ve gözlüğün ikonikleşmesine yol açtı.
Aviator gözlükleri, Bausch & Lomb tarafından 1937 yılında halka da satışa sunuldu. 1939 yılında ise metal çerçeve ile yeniden tasarlandı ve Ray-Ban markası altında Ray-Ban Aviator olarak piyasaya sürüldü.
1980’lerde Tom Cruise’un Top Gun filminde Aviator model gözlük takmasıyla, bu model yeniden moda dünyasının vazgeçilmezleri arasına girdi.

Hollywood Etkisi
Kimi zaman set ışıklarının parlaklığından korunmak, kimi zaman paparazzilerden kaçmak, kimi zaman gizemli bir imaj yaratmak, kimi zaman gözaltı halkalarını ve yorgunluğu gizlemek için Hollywood yıldızlarının tercih ettiği güneş gözlükleri, zamanla popüler kültürün vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Böylece, ünlülerin taktığı bu gözlükler şöhretin ve ihtişamın simgesi olarak dünya çapında yayılmaya başladı.
Pek çok filmde rol alan aktör ve aktrislerin taktığı güneş gözlükleri de tarzı tamamlayan ve karakterin ruhunu yansıtan güçlü bir stil unsuru olduğunu gözler önüne serdi. Sinema dünyasında kullanılan ikonik gözlük modelleri, moda trendlerini etkileyerek yıllar içinde klasikleşen parçalara dönüştü.


Gözlüğün Yeni Çağı: Akıllı ve Sürdürülebilir
Güneş gözlükleri günümüzde de bir aksesuar olmanın ötesine geçerek sürekli değişip dönüşmeye devam ediyor. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte, yeni nesil akıllı gözlükler artırılmış gerçeklik, sesli asistan desteği ve anlık bilgi erişimi gibi özellikler sunarak kullanım alanlarını genişletiyor. Artık gözlükler sadece güneşten korunma aracı değil, aynı zamanda günlük hayatı kolaylaştıran birer teknoloji ürünü haline geliyor. Bir diğer yandan teknolojinin gelişmesiyle birlikte dijital ekranların yaygınlaşması, özellikle uzun saatler ekran karşısında çalışanlar için mavi ışığı filtreleyen özel gözlüklerin ortaya çıkmasını sağladı.

Çevre bilincinin artmasıyla birlikte moda dünyasında sürdürülebilir materyallere olan ilgi de giderek büyüyor. Bambu, geri dönüştürülmüş plastik, biyobozunur asetat gibi çevre dostu malzemelerden üretilen güneş gözlükleri, hem stil sahibi hem de ekolojik kaygılar taşıyan tüketiciler tarafından daha çok tercih edilir hale geldi. Bu dönüşüm, modanın sadece estetik değil, aynı zamanda doğayla uyumlu bir yaşam tarzının da ifadesi olduğunu gösteriyor.
Bir Bakışta Geçmiş ve Gelecek
Bir aksesuarın çağları aşarak nasıl değiştiğini görmek, moda ve teknolojinin sürekli dönüşümüne tanıklık etmek demek.
Güneş gözlükleri, geçmişin aristokrat zarafetinden bugünün sokak modasına, Hollywood'un büyüsünden teknolojinin son harikalarına kadar uzanan büyüleyici bir yolculuğa çıktı. Eskiden yalnızca güneşin sert ışıklarından kaçınmak için kullanılan bu aksesuarlar, artık tarzın, statünün ve hatta kişisel ifadelerin en güçlü araçlarından biri haline geldi.
Bugün, bir çift güneş gözlüğü takmak yalnızca gözleri korumak değil; aynı zamanda bir duruş sergilemek, belli bir ruh halini yansıtmak ya da belki de biraz gizem katmak anlamına geliyor. Bir sahil yürüyüşünde rahat bir havaya bürünmek, büyük çerçevelerle dramatik bir etki yaratmak ya da küçük retro gözlüklerle nostaljik bir dokunuş eklemek tamamen sizin seçiminiz!
Üstelik, gözlüklerin geleceği de bir o kadar heyecan verici. Modanın ekolojik farkındalığıyla birleşmesiyle sürdürülebilir malzemelerden üretilen şık tasarımlar hayatımıza girerken, akıllı gözlükler de teknolojiyi adeta gözlerimizin önüne seriyor. Belki de çok yakında, bir göz kırpışıyla arama yapabileceğimiz ya da renk değiştiren camlarla anlık moda deneyimleri yaşayabileceğimiz bir döneme adım atacağız.
Sonuç olarak, güneş gözlükleri yalnızca bir aksesuar değil; modanın, teknolojinin ve bireysel ifadenin kesişim noktasında duran zamansız bir sembol. Bir çerçevenin ardında gizlenen hikâyeler, geçmişten ilham alıp geleceğe yön veren tasarımlar ve gözlüklerin kattığı o eşsiz hava, onları modanın en etkileyici parçalarından biri yapıyor.
Peki, sizin gözlüğünüz hangi hikâyeyi anlatıyor? Belki zamansız bir klasik, belki cesur bir trend, belki çevreci bir duruş… Ya da belki sadece güneşin altında dünyayı daha farklı bir renkte görmenin en şık yolu. Siz gözlüklerinizi seçerken neye dikkat ediyorsunuz?
Sevgiler
B